31 Ocak 2010 Pazar

Mim: Ben Kimim?

Gizemel beni mimlemiş. Ben de mimlendim sonunda, nasıl bir duygu çok merak ediyordum :()


1.Bir kere anlatılmaz hayvan delisiyimdir. Manyakça bir hayvan sevgim vardır. Sokakta kedi köpek görmeyeyim ( Bostanlı sokaklarında kedi köpek görmemek imkansız zaten!!), oturur kaldırıma yarım saat severim. Tüm sokak kedilerini kucağıma alırım, mıncırırım. Ne zaman annesiz, yalnız kalmış kedi ve köpek yavrusu görsem, kapar getiririm eve, 2 ay besler büyütür salarız yine sokağa. Hasta hayvan gördüm mü oturur ağlarım, yazık değil mi ona, derdini de anlatamaz şimdi o, ya çok ağrısı varsaaaa ühühühüh diye. 


2. İnsanları çok sevmem valla ne yalan söyleyeyim. Kimseye kötülük yapmam, durduk yere kimsenin hakkında kötü düşünmem ama hani televizyona çıkarlar ya insanlar, kendilerini tanıtırken tüm insanları çok severim falan derler, aşırı gıcığımdır. Sevmem ben arkadaşım öyle herkesi. Çevremde az ama iyi insan olsun. Çok samimi olmam herkesle hemen. Çünkü safımdır ve çok kolay canımı yakabilir isteyen. Belki de bu yüzden çok zor samimi oluyorum. Buna rağmen çok iyi davranırım herkese. Amaaa hele biri bana bir kötülük yapsın, ömür boyu da yüzüne bakmam. Kinciyimdir biraz. Arkadaşlarım hayvan sevdiğin kadar insan da sevsen diye kızarlar bana .
Ama sevgili okuyucularım, blogger arkadaşlarım, valla sizi seviyorum, sakın üstünüze alınmayın  :)


3. Anneciyimdir ben, varsa yoksa annemdir. Çok severim annemi, herşeyimi konuşurum. Sevgilimi, arkadaşlarımı, işimi, sıkıntılarımı.O da çatlağın tekidir, gençken rock grubunda solist bir anne, ne kadar normal olabilir ki zaten :() 
Bir de aşk böcüğüüüm ben, sevgilime çok aşığım. Onu düşünmeden 1 dakika geçiremem.


4. Kozmetik ve cilt bakım delisiyim bilindiği üzre. Bir de güzel giyinmeyi çok severim.Bu maddeyi dış görünümüme çooook dikkat ederim şeklinde toparlıyorum , hepsini bir cümlede çıkartmış olayım.


5.Tekstil mühendisiyim ben. Şu aralar afedersiniz eşekler gibi çalışıyorum, gece evden gündüz işten. Patronun gözüne girmiş bulunmaktayım korkarım..Yalakalıktan değil valla, çalışasım var bu aralar,e yeni iş ne de olsa. :()


6. Tam bir başak burcuyum, hastalığa yatkın, hassas bünyeli, titiz, sadık.. Yükselenim de başak zaten.


7.Çikolatalı olan herşeyi severim, abartırım bu çikolata olayını. Mesela midem bozulana kadar pasta yerim ekmeğe sürüp sürüp hatta ekmeği bırakıp, doğrudan kaşıkla nutellaya dalarım. Sonra ben niye yıllardır kilo veremiyorum derim.. Sonra mutsuzluğumu geçirmesi için gider yine çikolata yerim.. Bu böyle gider hep ::()

8.Bunu eklemesem çatlardım. Bir de başka yerde yaşasam öleceğimi düşünecek kadar İzmir aşığıyımdır. Hakikaten başka şehirde nefes alamam, gezmeye gitsem İzmir'imi özlerim ben..Deniz insanıyım ben bir de, her sokağın sonunda deniz görünmelidir yaşadığım şehirde..Tabi İzmir' e ait olan herşeye de aşığımdır doğal olarak, boyoz, lokma, Kordon, deniz, sahil, İzmir insanının sıcaklığı, cesurluğu, demokratikliği ve rahatlığı...
 (Çok yakında bir İzmir postu yazmalıyım sanırım, aşkım depreşti yine :() )


Ben bu mimi kime göndereceğim ki? Gördüğüm kadarıyla herkes mimlenmiş ben en sona kalmışım :)
Mimlenmeyen varsa, ben varrrım diyerek atlasın ve kendi kendini mimlesin lütfen :()



24 Ocak 2010 Pazar

BU NASIL BİR SOĞUKTUR?








İsyan ediyorum!!! Bu soğuğa isyan e-di-yo-rum!!!! Nerden geldin acaba, Balkanlardan mı, başka yerden mi?

Dün ve bugün soğuğa inat 3 kız deliler gibi dolaştık. Dün Alsancak'ın altını üstüne getirdik ve manyakça alışveriş yaptık. Bugün de Bostanlı'da pazarlara özgü klasik waffle üstü dondurma ve çay keyfimizi yapıp evimize döndük.
Bu soğuklarda kolay kolay çıkmam dışarı ben aslında. Ama iyi oldu. Aslında daha fazla gezecektik ama yüzümün donmasından ve yüz felci geçirmekten korkuyorum!! Bir arkadaşım geçirmişti lisede, bir de eser kaldı bundan kızın yüzünde, yüzünün bir yarısında mimik yoktu resmen.Gülerken yüzünün yarısıyle gülüyordu sanki, tövbe tövbe.Çarpıliciim şimdi.

Evde kat kat giyinmiş, klima + radyatör açıp, bir de elektrikli battaniyeyi açmış, popomun altı cayır cayır ısınırken,  yatağın içinden yazıyorum bu satırları. Ve yine de üşüyorum. Bu arada popom alev alabilir sanırsam, battaniyenin fişini çekmeliyim :() Bu yaptığım çok tehlikeli, siz yapmayın he.

Yarın gündüz 2 derece, gece de -2 derece olacakmış İzmir'im. Kara kara sabah nasıl kalkacağımı düşünmekteyim.Kocamaan kapuşonlu, dağ montum vardı bir tane, üşenmedim onu çıkardım bazanın altından biraz önce. Yarın evden çıkıp arabaya binene kadar ve arabadan inip işyerinin kapısından girene kadar kafam örtmeyi düşünüyorum zira kulaklarım ağrıyor rüzgardan. Bir de işyerinde nasıl tuvalete gireceğim diye bir tasalar tuttu beni, tuvaletlerimiz maaşallah pek bir hava alan cinsten, efil efil esiyor, insan yaptığına yapacağına pişman oluyor, donup öylece kalmaktan korkuyorum vallahi. Bir de çok çay ve su içiyorum, buna mı bir kısıtlama getirsem acaba bu soğuklarda :)

Tek dileğim, bari kar yağsın da, kara hasret İzmir'liler olarak iki eğlenelim, kartopu atalım, kardanadam falan yapalım.Değsin bu kadar zulüm çektiğimize.

Ay çok mızmızlandım biliyorum. En iyisi gidip örgü öreyim. Kışın en sevdiğim etkinlik bu sanırım. Biraz asosyalliğe itiyor gerçi insanı ama olsun, bazen canım insan görmek istemiyor zaten ::/


AVON


Bu hafta yeni işimin ilk haftasıydı biliyorsunuz ve çok güzel geçti. Çok yorucu ve yoğun olmasına rağmen, işimi sevdiğimi hissettim ilk kez ve bu yüzden çok mutluyum. Mesleğimden nefret etmenin sınırlarında gezinirken hatta ben nefret ettiğimi sanırken, şimdi seviyorum işimi. Umarım böyle gider hep.

Bu aralar blogumu ihmal ettim çok üzgünüm :( Ama o kadar yoğun çalışıyorum ki, tüm günü iş yerinde geçirmem yetmiyor, akşam şirket bilgisayarımı da eve taşıyıp maillere cevap vermek zorunda kalıyorum. Çok yorgunum çook :( Her akşam aklımda, bu akşam bir yazı hazırlayayım diye düşünüyorum sonra çok uykum geliyor ve yatıyorum. Bir süre alışana kadar böyle idare edeceğim artık :)

Gelelim bu hafta elime geçen Avon siparişlerime. Aslında daha fazla şey aldım ama onlar zaten her zaman kullandığım ürünler. İlk kez aldığım iki yeni ürünü anlatmak istedim.

Avon Magix Tinted Face Perfector Spf 15






Bu ürün yeni, katalogta ilk ayı. Daha önce de sıvı formda olanı vardı ama çok merak etmeme rağmen almamıştım. Kompakt olması nedeniyle, yanımda taşırım  kolaylık olur falan diye aldım.
En açık renk olan Light aldım ben ve tabi ki bana koyu geldi!





Yorumlarım:
  • Ambalajı çoook şık, aynı zamanda kullanışlı. Görüldüğü gibi alt tarafında süngerini koymak için bir bölüm var, böylece aynası kirlenmiyor. Aynası da güzel, büyük. 
  • Yapısı incecik, elimi sürdüğümde sıvı bir his var ancak ciltte dağılınca pudralaşıyor. Böyle ürünleri hep sevmişimdir zaten. Yağlı bir his bırakmıyor. Ciltte saten gibi kaygan, pürüzsüz bir his oluyor elinizi sürdüğünüzde.
  • Vaad ettiği gibi gözenek görünümünü  gerçekten azaltıyor ve saatlerce mat tutuyor. Cildim normalde 1-2 saat içinde parlarken, öğlen 12 de çok az bir parlama vardı.
  • Kapatıcılığı kesinlikle yok. Lekeleriniz varsa kapatmaz, benimkileri kapatmadı mesela sadece dediğim gibi yüzey görünümünü düzeltiyor biraz.
  • Uygulama için konan süngeri oldukça kaliteli.





Tek hoşuma gitmeyen yanı kokusu oldu, çok baskın bir parfüm kokusu değil de, kimyasal bir kokuyu örtmek için kulanılmış çok hafif bir koku sanki. Çoğu kişiyi rahatsız bile etmez belki ama ben kokulara çok takık olduğumdan oldukça midemi bulandırdı, arkadaşım da aldı ama o duymadı bile kokuyu :)
Bir de keşke rengi cildime uysaydı, sürünce resmen turuncu oldum..Yazın kullanmayı deneyebilirim bu yüzden.
Hem ince yapısı ve matlık verme özelliği yaza daha uygun bence:)

Advance Techniques Büyük Fön Fırçası: 





Bu fırçaya bayıldımmm, herkes almalı. Düz saçlı olanlar almasa da olur :) Saçı düz olup yine de düzleştirici kullanan ya da fön çekenlere çok sinir oluyorum bu arada, bunu da belirtesim geldi :()

Saçlarım dalgalıdır, çok fazla şekil verme problemi yaşamam. Kendimi bildim bileli uzundu saçlarım ama yıka, maske yap, krem yap tara kurut çok zorlamaya başladı beni. Ben de bir akşam dellenip kestirdim saçlarımı yaklaşık 2-3 ay oluyor sanırım. Hayatımda hiç bu kadar kısa kestirmemiştim saçımı, çevremde herkes kızdı nasıl kıydın falan diye, ben de arada düşünmüyor değilim, hakikaten nasıl kıydım.

Rahat ettim ama tek sorunu şekil verme problemi oldu, kendini bilmez, ne olduğu belli olmayan dalgalar oluştu saçımda, sabah bir uyanıyorum hepsi bağımsızlıklarnı ilan etmiş saç tellerim, ne düz oluyor ne dalgalı. Hergün de düzleştirici kullanmak istemiyorum, çok yıpratıyor.

Bu metal kafalı, kocamaaan fön fırçasını alayım dedim, belki daha kolay şekil veririm. Aslında böyle koca kafalı güzel bir fön fırçam var ama metal kısmı yok, sırf kıldan oluşuyor, o da oldukça başarılı ama bu kesinlikle işi daha kolaylaştırıyor.

Dün ilk kez denedim,  nasıl kolay fön çektim anlatamam. Bu kadar kolay şekil verebileceğimi düşünmüyordum. Kesinlikle tavsiye ediyorum herkese.

19 Ocak 2010 Salı

DDF DAILY MATTE SPF 15




Strawberry nin yılbaşında yaptığı çılgın indirimden aldım bunu.Türkiyede fiyatı 110 TL ve ben çilekten sadece 22 TL ye aldım, şaka gibi değil mi :) Ne zamandır denemek istediğim bir üründü ve görünce düşünmeden atladım :)

İlk kez bu kadar düşük faktörlü bir krem kullanacağım için kendimi  çıplak gibi hissettim birkaç gün :() Şaka bir yana, kış olduğu için cesaret edip aldım 15 spf lik bir kremi ama Nisandan itibaren dönerim yine 40 faktörlerime.

  • Öncelikle ambalajı güzel, pompalı bir şişede.Nette hep pompasının tıkandığını okudum , hemen hemen herkes aynı şeyi yazmıştı hem Itsbeauty de hem de Makeupalley de.Ben kullanmaya başlayalı 2 hafta olacak sanırım henüz öyle bir sorun yaşamadım.
  • Krem parfümsüz, bu yönü çok hoşuma gitti.
  • Koyu kıvamlı ama yağlı olmayan bir krem, sanki silikon gibi bir yapısı var.Az bir miktarı bile büyük bir alana yayılabiliyor. Ay nasıl bir tarif bu :()
  • Kolay emiliyor, diğer güneş kremlerinin verdiği ağırlık hissi yok.Emilince matlaşıyor ama şunu da söylemeliyim özellikle yağ salgılamasını önleyici bir özelliği yok, cildim her zamanki yağlanma ve parlaklık sorununu yaşıyor birkaç saat sonra. Yani matlaştırıcı etki uzun süreli değil, sadece ilk sürüldüğü an..
  • Sivilceye neden olup olmadığını anlayamadım henüz, çünkü arada  minik minik sivilceler çıkıyor sürdüğümden beri ama aynı zamanda aylık hormon depreşim zamanımdayım bugünlerde.Hangisi yaptı bilmiyorum :) İlerleyen zamanlarda bu konuda daha sağlıklı yorumlar yapabilirim :)
  • Bir daha alır mıyım ? Büyük ihtimalle evet, ama yanlızca kış aylarında kullanmak için!

    12 Ocak 2010 Salı

    BEN BUGÜN...








    Ben bugün ;
    • İşinden istifa etmenin ve 18 Ocakta yeni bir işe başlayacak olmanın verdiği rahatlıkla, sabah yatak keyfi yaptım, uyandığım halde döndüm durdum saatlerce.
    • Bu keyif sırasında yeni iş yerimin İnsan Kaynakları ndan aradılar , gerekli belgeleri mailinize atıyoruz gelirken getirirsiniz diye.
    • Okula gittim, haziranda mezun olduğum ve işe bile girdiğim halde, hala çıkışını almamış sorumsuz bir öğrenci olarak ilişik kesme işlemleriyle uğraştım.Yeni iş yerim diploma istedi ama diplomalar gelmemiş henüz ben de geçici mezuniyet belgesi aldım (Eski iş yerim sormadı bile bunu, ne kadar başıboşlarmış!!)
    • Giderken topuklu çizme giyme hatasını yaptım.İlişik kesme belgesindeki saçma sapan imzalar bölümünü, kampüsün değişik köşelerine dağılmış idari birimlerine giderek, tek tek imzalatarak doldurdum.Canım çıktı! Ayaklarım su topladı :(
    • Okulda 525 e bindim :) Çok özlemişim o tıklım tıklım her yerinden kol bacak fışkıran ve hep yana yatık giden otobüsü.Ama bugün ben denk gelmedim o kadar kalabalık haline.Okulumun ormanlık bahçesine uzun uzun baktım , gülümsedim , derin bir oofff çektim .:)(Evet bunu yaptım sanırım yaşlanıyorum) Bahçemizde herşey aynıydı, havuzumuz yine boştu ve yine o pufidik kediler havuzda sıralanmış yatıyorlardı.Çok sevdiğim bir hocamı gördüm, sarıldım, öptüm.O bana dert yandı bıktım bu okuldan diye, ben ona dert yandım okulu özledim diye.
    • Akşamüstü yine uyudum.Tatil = Uyumak tarzı bir insan değilim ama yine de tatilde beni en çok dinlendiren şey uyumak.Evet ben uykucuyum :)
    • Sevgilimle tartıştım ama ona çook kızdığım halde, hastayım, grip oldum  diyerek bana naz yapmasına yenik düştüm yine, kıyamadım.Otomatik barışma oldu tabii.
    • Şu anda canım acayip çikolata istiyor ama yok evde! Dışarı çıkmak da zor geliyor.Offff krizzzzz. :S:S
    • Evde yaşama moduna girdim, bu rahatlık uzun sürmeyecek, birkaç gün sonra işe başlayacağım hem de hiç alışık olmadığım yoğunlukta bir tempoyla.Ama ben artık sürekli evde olacakmışım gibi, aman yün alayım örgü öreyim, takı da yapayım, dikiş de dikeyim, ne zamandır aklımda olan şeyleri yapayım bari modundayım..Çok tehlikeli bir his bu çünkü alıştın mı çıkılmıyor içinden o rahatlığın.
    • Yarın sabahın köründe Bostanlı pazarına gideceğim için çoook mutluyum.6 aydır çalışan biri olarak, hayatımda ilk kez pazara gitmeye bu kadar uzun bir ara verdim.Eskiden her çarşamba giderdim ne güzel :)
    • Yarın diyete başlıyorum, bugün pazartesi diye başlamadım :) Bol bol gevrek boyoz yedim::D   Yarından itibaren hedefim5 kilo. Bana destek olun :/
      • Bloguma hergün bir yazı koymak istiyorum, neredeyse hergün de koyuyorum sanırım :)Çok sevdim ben bu blog işini , keşke daha önce başlasaymışım :)

             Sizce kıvıracak mıyım bu işi :)

      10 Ocak 2010 Pazar

      BA-YIL-DIM !!


      Şölen' in Nutymax reklamına bayıldım!! Ben mi yeni gördüm, eğer yeni değilse beni uyarın.

      Çocuklar boğazlarına kadar çikolatanın içindeler,  " Abi, evi çikolata basmış " diyor şaşkın şaşkın bir tanesi.

      Keşke bizim evi de çikolata bassa. Siler süpürürüm :P

      Video eklemeyi falan bilmiyorum bloguma çünkü hala blog özürlüyüm.Daha yazıları bile doğru düzgün kaydedemiyorum.Açıkçası çok da uğraşmıyorum, tembelim biraz :) Bir daha çıksın bu reklam

      Bu arada üniversitedeyken Şölen Nutymax Şöhretini Arıyor diye bir şey vardı ya, gelmişti kampüse, çantası Nutymax dolu insancıklar bize çikolata dağıtmıştı.Hatta yanımıza gelen çocuk, garibim Haziran ın sıcağında kampüsü dolaşmaktan bıkmış olacak ki , bize beşer onar vermişti çikolataları. 1. ya da 2. sınıftaydım.
      Hey gidi günler :P

      ŞÖLEEEN  DUY SESİMİ, BİZİM EVİ DE ÇİKOLATA BASSIIINNNN !!!

      9 Ocak 2010 Cumartesi

      MİNERAL MAKYAJ ve EVERYDAY MINERALS






      UYARI: 
      Yazı çok uzun, sıkılıp yarıda bırakabilirsiniz. Ya da mineral makyaj delisiyseniz bir solukla da okuyabilirsiniz. Vay canına dostum da diyebilirsiniz :P Bilemiyorum.:P



      Mineral makyaj aslında blogumun ilk postlarından biri olmalıydı çünkü yaklaşık bir sene aklımı mineral makyajla bozmuş durumdaydım!!! neyse ki bu aralar kendime geldim biraz.:)

      Mineral makyaj manyaklığıma tabi ki Everyday Minerals ile başladım ben de:) Nedeni hem en iyi mineral makyaj markası olduğunu duymuş olmamdı hem de fiyatları çok uygundu.Tabi bir de ücretsiz sample kitler vardı ki beni benden alan..:)

      Aslında ilk eczanede I.d Bare denemiştim ama yapısı çok ağır gelmişti ve Türkiyede satılan en açık rengi bile bana çok koyu geldi.Hayalet gibiyim de biraz!Neyse sonra ben bir araştırmalara giriştim, neymiş mineral makyaj süpermiş, doğalmış, en doğalı da Everyday Minerals mış..Asla cilde zarar vermezmiş, abartıp bununla uyusanız bile!! (Bu saçmalık da I.D Bare in sloganıydı, make up so pure that you can sleep in it şeklindeydi sanırım!! )

      Bu arada ben bu mineral makyaja neden merak saldım o ara onu da söyleyeyim, inanılmaz bir sivilce patlaması yaşamıştım o dönem, ömrümde öyle sivilcem olmadı umarım da olmaz bir daha.Neden oldu, ne oldu bilmiyorum 1 ayda yüzüm resmen morluklar içindeydi ve bunalıma giricektim nerdeyse.E tabi bunları kapatmak lazım, öyle sokağa çıkılmamalı hele de benim gibi süsüne güzelliğine düşkünse insan hiç çıkmamalı, sonra bunalıma girer!

      Neyse en son araştırmalara giriştim demiştim, Everday Minerals den aldım sample kitimi.O zamanlar sample kit ücretsizdi, sadece 5 dolar posta ücreti veriliyordu. O zamanlar aslında çok eski zamanlar değil ama artık TR ye gönderim yapmadığı için öyle deme ihtiyacı duydum :P

      5 parçalık kitte, 3 fondöten, 1 allık,1 kapatıcı bulunuyordu ve bunlar için istediğimiz renkleri seçiyorduk.Çok açık tenli olduğumdan daha ilk sample kitimde buldum rengimi, hiç zor olmadı.Golden Fair rengine aşık oldum taptım resmen..Bir de formüller var tabi, mat, semi matte, intensive ve original glo diye.

      Birçoğunuz bilirsiniz ama yine de açıklayayım, matte adı üstünde mat formül, parlama yapmıyor (muş) (ama bende yaptı), semi matte formülü karma -normal ciltler için hafif parlaklık veriyor ki resmen nefret ettim bu formülden, kuru ciltliler beğenebilir.original glo kullanmayı bile düşünmedim yağlı cildimde bir de fondöten ışıltısına hiç gerek yok..Intensive de yoğun formül, kapatıcılığı en yüksek olan bu, bunu kullanabiliyorum.
      Tabi fondöten seçtikten sonra allık seçmek en zor işti.Şu an hatırlamıyorum ama 60-70 tane renk seçeneği vardı sanırım, bir de ayrılıyor tabi shimmer, matte, lucent falan diye.Simlisiydi, simsiziydi ..

      Ben başladım mineral makyajıma, o zaman öğrenciyim tabi! Her sabah fondöten kutularına tık tık yapılarak toz fondöten kaba dökülür, flat topla yüze sürülür, o sırada fondöten biraz tozuşur , uçuşur, öksürük tutar.Uyuyan anne tık tık sesleriyle uyanır, her sabah bıktım senin tık tıkından diye :)

      1 sene aralıksız kullandım, her gün , abartısız dışarıya çıktığım hergün.Ve sürekli de aldım tabi ki.Ayda bir falan sipariş veriyordum, çabuk bittiğinden değil sırf açgözlülüğümden, yeni  yeni allıklar deneyeyim, e bişeyler almışken bir sample kit daha atayım sepete falan:)

      Şimdi gelelim benm asıl anlatmak istediğime, evet biraz geç oldu, fazla çene çaldım.
      Mineral makyaj için hala mükemmel , doğal, ölüyorum bitiyorum diyor muyum? Hayır, aklım başıma geldi!





      Mineral Makyaj Neden İyi?

      1.Yağ içermiyor, toz halinde olduğundan özellikle yağlı ciltlerde daha kolay tolere edilebilir.Ayrıca sıcak yaz günlerinde verdiği his açısından  toz fondöten kullanmak kesinlikle daha kolay likite göre.Yüzde ağırlık hissi yaratmıyor.

      2.Talk içermiyor.Talk hakkında çok kesin bilgilerim yok.Çok yerde talk gözenek tıkar, aman talktan uzak durun falan yazıyor ama nedense ben abartıldığı kadar da tehlikeli bir madde olduğunu düşünmüyorum.Şu anda talk içeren pudralar  , allıklar kullanıyorum, geçmişte de kullandım ve öyle ağır problemlerim olmadı.

      3.Renkleri karıştırarak cilt tonunuza en uygun rengi bulabilirsiniz.Ben Everyday Minerals de istediğim rengi bulmuştum o yüzden gerek kalmadı karıştırmaya, ama karıştırmak da çok zevkli özellikle benim gibi içinde bir kimyager ruhu barındırıyorsa insan çok zevk alıyor birşeyleri karıştırmaktan.

      4.İnce bir tabaka halinde uygulandığında bile kapatıcılığı oldukça yüksek, tabi bu kapatıcılıktan ne beklediğinize bağlı, ben cildim porselen gibi görünsün diye uğraşmıyorum,cildim problemli olduğu halde hafif makyajı seviyorum, mermer gibi gözükmeyiversin cildim:)

      5.Çok kalıcı bence.Sabah 6 da sürdüğüm fondöten gece yarısı eve geldiğimde halen yüzümde oluyordu.Uçma gibi bir derdi yok , gerçi bende uçamaz cildim yağlı ama bazı arkadaşlarım fondötenin/pudranın ciltlerinden uçtuğunu söylüyorlar, olabilir belki, ben yaşamadım.

      6.Normal fondötenlere göre ciltten daha kolay arınıyor, sadece yıkama jeliyle bile çıkıyor.

      7.En iyi yanlarından biri de az da olsa güneşten korunma sağlaması.İçindeki Titanyumdioksit ve Çinkooksit doğal UVA ve UVB filtreleri.Ben kendilerini çok seviyorum.Çünkü bunlar fiziksel koruyucu grubuna giriyor ki şu anda konudan uzaklaştım, bu ayrı bir post olmalı :)
      Güneşten sağladığı koruma uyguladığınız miktara bağlı.Ne kadar kalın bir tabaka uygularsanız, doğal olarak daha fazla koruma sağlar. ID Bare  fondötenlerinde SPF 15 olduğunu iddia ediyor, ama bu tartışmalı biraz bence. Dediğim kullanım miktarıyla orantılı olarak, evet bir miktar koruma sağlıyor ama ne kadar olduğu maalesef ölçülemez bizler tarafından. Buna güvenmek çok mantıklı gelmiyor bana.En azından ben güvenemiyorum.
      Ama normalde hiç güneş korumalı ürün kullanmayan biri için, mineral fondöten bu özelliği sayesinde daha avantajlı olacaktır.






      Mineral Makyajın kötü yanları:  Tamamen benim yaşadığım kötü tecrübelerdir :)

      1. İlk uygulandığı anda verdiği mat görüntü, 1 saat sonra falan yok oluyor, yerini pırıl pırıl parlayan bir surat alıyor.Itsbeauty forumunda da en çok yakındığım konulardan biriydi bu ki, benim gibi parlamadan şikayetçi çok arkadaş vardı.Cildim yağlanmasa bile parlaklık veriyor mineral fondöten.

      Ayrıca normalde karma-yağlı olan, t bölgesi yağlanan ( ama yıkadıktan 2-3 saat sonra) biri olarak, mineral uyguladıktan 1 saat sonra yağlanma yaşıyordum.Nedenini anlamam çok geç olmadı, cildi çok kurutuyor ve cilt tepki olarak daha fazla yağ salgılıyor.Kaldı ki altına güneş koruyucu da kullanıyordum ve bu yağlanmayı kat kat artırıyor zaten. ( Evet ben bir de spf manyağıyım, yaz kış en az spf 30-40 krem kullanıyorum, çok marka da denedim, bunu daha sonra kocaamaan bir post olarak hazırlayacağım:)

      2.Mineral fondöteni sürerken iyi dağıtmalısınız, minerale uygun olmayan bir fırçayla uygularsanız, facia yaratabilir, öylece yapışıp kalır koyduğunuz yerde.Genelde kabuki denen sık kıllı tombik fırçalarla uygulanıyor, ama ben kabuki sevmiyorum çok fazla mesela, kabuki gibi sık kıllı ama üstü yuvarlak olmayan, düz kesilmiş (flat top) fırçayla uyguluyorum.(Fırçalarımı anlattığım postumda Everyday Minerals Flat Top a olan hayranlığımı da anlatmıştım:)

      Bir de ürün toz halde olduğundan, fırça ürünü iyi tutmalı, uygularken toz toprak olup ağzınıza burnunuza kaçmamalı, öksürtmemeli.

      Yani sık kıllı , mineral için üretilmiş bir fırça kullanılmazsa, ne ürünü yüzünüze aktarabilirsiniz, ne de istediğiniz kapatıcılığıa ulaşabilirsiniz.

      Ben bunları neden mi anlattım, bu iyi dağıtma işlemi sırasında, bol bol yuvarlama-bastırma arası birşey olan, buffing denen hareket yapılıyor ya, insanın yüzü çiziliyor hergün bunu yapınca.Hele bunun için doğal kıldan yapılmış kabuki falan kullanırsanız oh oh, yüzünüz yara bere içinde kalır, kıpkırmızı olursunuz 1 haftada.Doğal kıllar çok daha sert oluyor sentetiklere göre, mesela ben doğal kıl kullanamıyorum, yüzüme alerji de yapıyor.

      Bir de bu arada yüzünüzde minik minik kılcal çatlaklar açılabiliyor, bu sırada cildin alt tabakalarına nüfuz edebiliyor bu hain mineral maddeler.Özellikle birçok markada bulunan mica, bu yuvarlak hareketler sırasında cildi çizip, bu çiziklerden girip, alerjiden kistik sivilceye kadar birçok büyük soruna yol açabiliyormuş.
      Ayy içinizi kararttım değil mi :/

      E  hem iyi dağıt, pürüzsüz olsun, mermer gibi olsun deyip ,hem yüzüm çizilmesin, aman sorun yaratmasın diyorsanız, hergün manyakça mineral makyaj yapmayacaksınız, benim yaptığım gibi bakkala bile bununla gitmeyeceksiniz:P Arada birden zarar gelmez kanımca :)

      3.Sakın cep telefonuyla konuşmayın ! Konuşacaksanız da kulaklıkla konuşun.Yoksa telefonu kapattıktan sonra, ekranda göreceğiniz çamur sizi şok edebilir, bu ne ya dedirtebilir.Suratıma ne sürdüm ben diyebilrsiniz.
      Bundan da şikayetçi olan çok kişi duydum, her ciltte bu oluyor .Hele telefon kapaklıysa, yanağa değiyorsa oh oh , her yer çamur, toz, toprak :)

      Benim mineral makyajı böyle hergün yaptığım dönem aknelerimde artış oldu açıkçası.Mineral makyaj çok kötü, sivilce yapar şeklinde kötülemiyorum, ama cildiniz çok hassassa ki benim öyle, hergün yapıyorsanız, ve bir de sivilceye yatkınsa zaten, evet yapar!

      Ne zaman Everyday Minerals Türkiye ye gönderimi kesti, ben de elimdekiler bitecek diye korkumdan azalttım kullanımı.O zaman sivilcelerim ve cildimdeki hassasiyet de azaldı.Hala ara ara kullanıyorum, ama ölüp bitmiyorum eskiden olduğu gibi.Eğer Everday Minerals tekrar gönderime başlarsa, yine alırım, arada kullanmak için.Tamamen bitmedi mineral aşkım, bitemez de :)

      Aslında elimdeki mineral allıklarımın swatchlarını yapmak istedim ama hiç olduğu gibi çıkmadı fotoğrafta renkler, sinir oldum.Bambaşka çıktılar, yanıltıcı olmasın diye koymuyorum.Çalışmalarıma devam edeceğim :)

      ARTIK YENİ BİR İŞİM VAR :)

      Evet oldu, ikinci görüşmem de çok güzel geçti.Geri aradılar.Yeni işime başlıyorum haftaya.
      Çok mutluyum aslında.

      Ama çok da kaygılıyım ya :( Nedeni bu işin iyi olmaması değil, işin çok iyi olması.Yapamayacakmışım gibi geliyor, kendimi küçümsüyorum .Daha doğrusu çok güvenemiyorum.Çok yoğun olacak , çok yorulacağım, ama önümü açacak, çok iyi tecrübeler edinebileceğim bir yer.Ama çok korkuyorum işte.Şimdiden strese girdim.

      Oradan kurtulduğuma seviniyorum, burda ne yapacağım nasıl başaracağım diye korkuyorum.
      Saçmalıyorum sanırım.

      Çok mutluyum :)

      6 Ocak 2010 Çarşamba

      ÜRÜN YORUMLARI

      Yine ürün yorumları yapasım geldi.Ama bu sefer karma olacak, bu aralar  kullandıklarımı yazacağım.


      1.Maybelline Affinitone Fondöten: Çooook beğendiğimi söyleyebilirim.Kesinlikle tekrar alacağım ürünler arasında.Keşke rengi  biraz daha açık olsaymış.Ben en açık rengi aldım ama o bile azıcık koyu geldi.Yine de kötü değil , zaten özelliği cilt tonuyla uyumlu olması, Loreal True Match in iddiası gibi.

      Yapısı hafif, yağsız ama kapatıcılığı yetti.Kalıcı da.Aldığımdan beri kullanıyorum, cildimde bir probleme yol açmadı.Sivilce , yağlanma problemi yaşamadım hatta benim gibi yağlı bir cildi azıcık kuruttu sanırım..Benim için çok problem değil :)


      2.E.L.F İnnocence Allık: Bu ürün  için çok kötü, tebeşir tozu gibi gibi yorumlar yapmıştım ama ben pudra üzerinde denemiştim.Afinitone fondöteni aldığımdan beri ikisini beraber kullanıyorum ve kendilerini süper ikili ilan ettim.Pudra üzerine sürdüğümde renk vermeyen o bembeyaz allık, fondöten üzerinde tam istediğim bebek pembesi rengi alıyor :) Kesinlikle tekrar alacağım.


      3.Neutrogena Rahatlatıcı Yoğun Bakım Kremi: Fotoğraı daha önceki indirimden kaptıklarım postumda yer alıyor bunun da.Yılbaşında sevgilime götürdüm, götürmüşken kendim de sürdüm tabi 3 gün boyunca :) Çok beğendim bunu da, çok hafif yağsız bir krem.Çok çok kuru ciltlere yeterli geleceğini sanmıyorum.Cildim yağlı olmasına rağmen gayet hafif geldi bana.Kısacası iyi ki 2 tane birden almışım.


      4.Garnier Esas Bakım Makyaj Temizleme Sütü: Göz makyajımı gayet başarılı çıkardı.Çok fazla gözünüze kaçırırsanız yakabilir ama ben kaçırdığım halde az yaktı.Fiyatının çok uygun olduğunu göz önüne alırsak, tekrar alınabilir, aldığım makyaj temzileyiciler bittikten sonra tabi!

      5.Diadermine Dermodetox 3 ü 1 Arada Temizleyici Su: Bunu da beğendim, cilt makyajımı da gözü de çok rahat çıkardı.Şeffaf olmasına rağmen, pamuğa sıkınca beyaz renk aldı.Tekrar alınabilirliği var.


      6.Avene Cleanence K: Problemli , akneye yatkın ciltler için soyucu bakım.BHA ve AHA içeriyor.AHA olarak glikolik ve laktik asit var, BHA olarak da salisilik asit tabi ki.AHA oranı, BHA ya göre yüksek, ama % bilmem kaç diye konsantrasyon yazmıyor diğer soyucu ürünlerdeki gibi .%5 i geçeceğini sanmıyorum, geçse yazarlardı diye düşündüm.5 dakika önce

      ilk kez sürmüş bulunuyorum, yağsız, pis kokulu, yarı şeffaf beyaz bir krem.Pis kokulu dedim, diğer cleanence serisi ürünlerin kokusu da var alt notalarında, üst notaları gayet pis bir koku :) Neyse cildime iyi gelirse kokusu vız gelir bana..Ama cilde nem verecek bir ürün değil sanırım, zira şu anda cildim gerildi.Hergün kullanmam herhalde.Birkaç hafta sonra yorumlarımı yazacağım, umarım iyi gelir cildime.





      5 Ocak 2010 Salı

      İSTİFA EDEBİLİRİİİİİM!!!

      Bugün istifa etmekle etmemek arasında gidip geliyorum.Hatta şu anda bu yazıyı yazarken bir anda delirip kalkıp kapıdan girip ben gidiyorum diyebilirim..Patron karşımdaki camlı bölmede oturuyor.Sürekli bakıp duruyorum :) herkes bir derdin var senin bugün diyor.Memnuniyetsizliğim yüzümden akıyor.Ne zamandır mutsuzum zaten işimde :(

      Ailem de bırak diyor, ben de bırakayım diyorum..Ama ya yeni iş bulamazsam ??
      Bir ay, iki ay bulamazsın, illa ki bulursun diyor ailem.Bir de bir tanecik kızlarına kıyamama durumu var onların o ayrı tabi.O giriyor işin içine.Erkek arkadaşım dünden razı zaten istifama, bu işkenceyi çekmemi istemiyor, zaten ona kalsa evimin kadını bile olabilirim, sorun olmaz :)

      Haftasonu yaptığım görüşmeden de henüz cevap gelmedi.Bekliyorum.Zaten bu hafta da gelmezse keserim ümidi.15 Ocağa kadar belli olacak demişlerdi. Arayın beni bu hafta ne olur..

      Çıldırmak üzereyim.Sanki hayatımın en zor kararı  bu.1 aydır düşünüyorum hala daha içime sinecek kararı veremedim.

      Tek bildiğim şey pişman olmayacağım bir karar vermem gerektiği..Ne yapayım ben :(