30 Ağustos 2012 Perşembe

SYOSS SAÇ BOYALARI

Evet saçlarımı boyadım, ama düşündüğümden çok farklı bir renge. Saçımdan oldukça koyu bir kahveye boyadım, beyaz tenli olduğum için yakışıyor, kendimi güzel hissediyorum bu saçla:)

Neyse konumuz benim megaloman ruh halim değil, Syoss saç boyasından ne kadar memnun kaldığım.

Syoss, Schwarzkopf firmasına ait bir saç boyası. Heryerde görmüşsünüzdür, özellikle bu aralar promosyonlu satılıyor birçok yerde. Simsiyah ambalajı, yağlı boya tüplerine benzeyen siyah boya tüpleri çok hoş tasarlanmış bence.( ben ambalaja çok önem veriyorum evet!)

-Boyanın kıvamı ne çok sulu, ne de çok katı. Loreal Preference/Excelence serisiyle aynı diyebilirim.
Uygulamayı kolaylaştırıyor.

-Bekletme sırasında, kesinlikle saç derimi yakmadı, kaşındırmadı. Bu da hoşuma gitti çünkü daha önce saçımı boyadığımda  bazı markalarda  saç derimde ciddi yanma hissediyordum

-Banyoda inanılmaz kolay aktı! İnanamadım..

-İçinden çıkan renk koruyucu bakım maskesine ba-yıl-dım. Bunu ürün olarak satsalar keşke söz alırım.. Kokusu, kıvamı, saçımda bıraktığı yumyumyumuşaklık süper. Çok beğendim. Bunun kokusunda parfüm yapsalar hemen alırım valla :)

Bir de bu aralar Watsons'da aynı rengin 2 adedi 11,90TLye satılıyor, aklınızda bulunsun.

Not: bir önceki postumda, Çikolata Kahvesi aldığımı yazmıştım, o gece içime sinmedi, ertesi gün gidip koyu kahve ile değiştirdim, iyi ki de değiştirmişim :)

26 Ağustos 2012 Pazar

The Body Shop Allıklar

The Body Shop allıklarından daha önce bahsetmiştim blogumda.

Bende 2 rengi var, zaten mağazada da 5 ya da 6 renk mevcut sanırım :) Pek fazla renk seçenekleri yok .


Maalesef, pigmentasyonları hiç iyi değil, kolumdaki swatchlar 4-5 kez üst üste sürülmüş halleri.  Ben çok çok beyaz tenliyim (fofoğrafta tenim kırmızı çıkmış nedense) o yüzden bende iyi duruyorlar ama normal, buğday tenli bir arkadaşım denedi, ikisi de onda belli bile olmadı.



Kalıcıklıkları süper değil, gün içinde tazelemeniz gerekir

sık kıllı bir fırça kullanarak uygulanmaları gerekiyor, seyrek ince bir allık fırçasıyla olmuyor. Yapıları sert ve fırça ondan daha sert olmalı ki ürünü alabilsin :)

03 numara mat, soğuk, buz gibi bir pembe, tam kış ayları için. yazın sürülecek bir renk değil.
04 numara ise, daha önce bahsettiğim gibi her tene yakışacak cinsten, ışıltılı bir mercan tonu. Çok güzel, yaz-kış kullanılabilir. Çok turuncu değil, pembelik var ve benim hoşuma giden de bu.

Fiyatları en son ben alırken 39 tl idi ama kesinlikle bu fiyattan alınacak ürünler değiller bence. O yüzden ben de 2 al 1 öde kampanyasından almıştım, sizin de öyle yapmanızı tavsiye ederim :)

Bittiklerinde böyle bir kampanyadan tekrar alabilirim, özellikle 4 numaranın rengini çok beğeniyorum ve mac dışında  bir markada buna benzer bir renk göremedim.

Not: yatağımın üzerindeki pikeyi ve kolumdaki tüyleri görmekten sıkılmışsınız gibi duydum :)
Ayrıca ben tam bir kolda swatch yapma özürlüyüm , kolum döndü fotoğraf çekmeye çalışırken .) bu işi her gün sıkılmadan yorulmadan yapan, her ruju her allığı kolunda swatchlayan bloggerları kutluyorum :)

Pantene Saç Bakım ürünleri-Pazar ganimetleri

Evet, birşeyleri ucuz bulunca abartıp biraz fazla stoklayabiliyorum :)







Pantene saç maskeleri. Hiçbirini kullanmadım bunların ama iyi olduklarını duydum. Ayrıca, Olay parfümeride ( Eskiden Halay Parfümeriydi :)) bunların her biri 3.95 TL'ye inmişti, ne kadar kötü çıkabilir ki, en kötü saç kremi gibi olur dedim. Aslında Gliss'ten çok memnunum ama fiyatı ucuz olunca bunları deneyeyim dedim.Neden bu kadar ucuzdu bilmiyorum çünkü Watsons'da daha sabahleyin her biri 12.90 TL idi.. Sanırım ambalaj değişikliği olmuş, ondan ellerindeki eskileri satıyorlar.


Pompalı şişede olan ise serummuş ki, kendisi hakkında hiçbir fikrim yok, kullanıp göreceğim, yorumlarımı yazarım.

Fa deo spreyler de kolonya hediyeli 4,95 TL idi, ihtiyacım olmamasına rağmen, nasılsa kullanılıyor diye aldım

Pantene maskeleri kullananınız var mı?

ben kullandıktan sonra tek tek yorumlayıp, daha detaylı fotoğraflarını çekeceğim:)

Rimmel-Sun Shimmer 3in1 Shimmering Bronzer

Ben maalesef, çok özendiği halde bronzlaştırıcı pudra kullanamayanlar grubundayım. Her bronz pudra mı çamur gibi durur insanın yüzünde yahu? Ama yok ben yine uslanmam, o bronz pudraların güzel reklamlarına, ambalajlarındaki ışıltılı görünümlerine kanıp, her yaz başı gaza gelip yine alırım, 1 kez sürüp, başkasına veririm.

Neyse efendim ben bu pudrayı da Watsons'da ucuz görüp, sanki bu pudra onlar gibi çıkmayacak diye düşünerek aldım. Neden bilemiyorum ama sanırım denediğimde elimde verdiği his hoşuma gitti.

3 renkli bir ürün, 2 farklı tonda satılıyordu, ben açık tonlu olanını aldım. Swatchlarda gördüğünüz gibi, 3. renk çok koyu bu yüzden kesinlikle karıştırılarak kullanılması gerekiyor.




Ben tek başına kullanamıyorum yine bunu.Ama tüm yaz, her zaman sürdüğüm pembe allığımın üzerine hafifçe bundan geçerek kullandım. Aşırı parlama, disko topu bir görünüm olmuyor, çok hafif bir pembe-bronz görüntü çıkıyor ve çok hoşuma gidiyor.(Bu arada koyu tarafında fazla gezdirmiyorum fırçayı, açık yerlerden alıyorum)



Sıcaklarda kullanmama rağmen, yüzümde dalgalanma, topaklanma yapmadı ki, ben karma ciltli olduğumdan sıcak havalarda allıklardan bu konuda şikayetçi olabiliyorum.

Fiyatı çok uygundu, 12 TL gibi hatırlıyorum.



25 Ağustos 2012 Cumartesi

Yaralı bereli ayaklarda "golden french mani"


ayaklarımdaki ayakkabı vurması sonucu oluşan lekeler dışında, ben altın rengi fransız manikürünü sevdim :)

İyi geceler


Ojeler:
altın rengi: alix avien 232
yeşili: flormar 424

24 Ağustos 2012 Cuma

Bu aralar takıldığım rujlar

Hepimizde olur ya, bir ara bazı makyaj malzemelerine takarız. Ben de bu aralar en çok kullandığım rujlarımdan bazılarının fotoğrafını çekmek istedim:



Birkaç ay öncesine kadar, sadece sheer yapıdaki rujları kullanabiliyordum, koyu kıvamlörtücü rujları çok nadir, özel zamanlarda kullanırdım.
ama bu yaz, oldukça örtücü kırmızılar, fuşyalar kullandım ve kullandıkça da beğendim.





1.Flormar Pretty LipGloss #P803: bu glossları çok sevdim. Dudakta yapış yapış his bırakmıyor, kalıcılığı da fena değil. Şıkır şıkır parlıyorlar, çok hoşuma gidiyor. Çok güzel farklı renk seçenekleri var, göz atmanızı tavsiye ederim. Mercan-narçiçeği tonları var, onları da almayı düşünüyorum.

Ben Karşıyaka Yücel Parfümeriden 7,5 Tl'ye almıştım.


2.Rival De Loop#24: Bu marka sadece Rossmann mağazalarında satılıyor. Maalesef, bu renk dudağımda, kolum ya da ambalajında durduğu gibi durmuyor, daha turuncu bir renk alıyor. Neden bilemiyorum. Bir de biraz kuru bir yapısı var, Rival'in diğer ruj serileri daha başarılı.
Fiyatı 4,95 TL ve çok renk seçeneği var.

3.Rimmel London-Kate Moss pembeleri serisi#16: Bu tam bir barbie pembesi :) çok beğendim.
sadece rengi değil ,rujun yapısına da aşık oldum. Çok güzel nemlendiriyor, ayrıca nemlendirici birçok ruja göre çok da kalıcı. Bazı rujlarda kremsilik uçar gider ama renk dudakta kalır, çizgilere dolar, bu rujda hiçbirini yaşamadım.
sarı tonlu bir pembe. Watsons'dan aldım. Fiyatı 12.99 TL sanırım. Bu ruj yeni diye kıyak geçip tek fotoğraflarını çektim :)


 

 


4.Wet&Wild# 502E: bunu ABD seyahatimde almıştım . Fiyatı 2 dolarcıktı :) bu yüzden abartıp 2 tane aldım. Çok güzel bir fuşya ama dudağımda biraz daha koyu duruyor, yine de çok güzel duruyor ve çok iltifat alıyor :) yapısı çok yumuşak ama bir süre sonra dudağı kurutabiliyor. Yine de bu fiyata güzel bir ürün.

5.Rival De Loop Creme Lipstick#207: Bu seri harika. Bu seriden tam 4 renk kullanıyorum ve hepsinin de 2.sini bitirmek üzereyim. Yapıları sheer, adı gibi kremsi. Aşırı bir örtücülüğü yok, dudakta parlak duruyor. Çok renk isterseniz, 2-3 kat geçebilirsiniz.Çizgilere dolmuyor, en önemlisi de dudağı ciddi anlamda nemlendiriyor, sadece nemlendiriciliği bile yeter. Bence kalıcılığı da bu tip rujlar için oldukça iyi.
Çok hafif, mis gibi hindistan cevizi kokusu var. Yani her anlamda beni tatmin eden bir ruj. Diğer renklerini de daha sonra fotoğraf çekip yayınlayacağım.
Fiyatı 5,99TL .

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Hadi beni durdurun

Lütfen yorum bırakın.

Bugün saç boyası aldım. Yarın saçlarımı boyamak istiyorum. Daha doğrusu, istemiyorum, birinin beni boyamamam için ikna etmesini rica ediyorum. Çünkü içimde anlamsız bir korku var boyamaya karşı.

Boyama isteme nedenim, tek tük beyazlarımın artık gözüme batmaya başlaması. (Benden başka gören yok onları bu arada!)

Boyamaktan neden korkuyorum, işte onu ben de bilemiyorum. Daha önce, 4 sene kadar önce, üniversitede boyamıştım birkaç kez.
Gençlikten midir nedir, o zaman insan daha cesaretli oluyor herhalde. 4 senedir saçımda hiç boya yok, ve saçlarım şu anda gerçekten çok sağlıklı

Boyarsam , bozmaktan korkuyorum.

Bu arada, saçlarım kestane rengidir, uçlara doğru rengi hafif açılıyor, çocukluğumdan beri böyle.
Çikolata Kahvesi aldım bugün. İyi mi yaptım, kötü mü bilmiyorum.

Halen , boyamaktan vazgeçmek için sabaha kadar vaktim var.

Off, neden bu kadar kararsız oldum ben ..Eskiden hiçbirşeyi bu kadar düşünmezdim, büyüdükçe canım tatlılaştı.

HAYVAN SEVMEYEN, İNSAN SEVEMEZ!

Bu sabah, sevgilim işe gidiyor, ben de pencereden ona bakıyorum, el sallayacağım apartmandan çıkınca.

Önümüz parklık, bahçelik, kediler köpekler yatar kardeş kardeş orada.

Bir adam geliyor, kediye doğru birşey fırlatıyor, ben, uykulu, henüz açılmamış gözlerimden birşey anlayamıyorum, adam giderek bizim apartmana doğru yaklaşıyor, yerden koca bir taş daha alıyor, bir taş daha fırlatıyor.
Kedi heryer açıklık olduğundan nereye kaçacağını şaşırıyor, adam bir taş daha alıyor, kediye doğru gidiyor, onu da fırlatıyor. Nolur arabanın altına gir diyorum kendi kendime kediye, keşke duysa, anlasa..

Ben telefonu kaptığım gibi, erkek arkadaşımı arıyorum, aşkım nolur ordan geçme, bi manyak adam var, taş atar sana diyorum..
Çocuk şaşırıyor ne oldu, ne korkuttu seni aşkım diye, ben açıklama bile yapamıyorum, gitme ordan, arkadan git orda manyağın biri var diyorum. Çünkü o savunmasız hayvana durduk yere taş atan biri, yoldan geçen birine de ne bakıyorsun diyip taş atabilir, hatta öldürebilir. Bence o kadar korkunç biridir o.

Adam bu arada, bir sürü taş alıyor , kediye teker teker fırlatıyor. Kedicik sonunda bir arabanın altına giriyor, adam yine hıncını alamıyor, arabanın altına eğiliyor, oradan denk getirebilir miyim diye düşünüyor, deniyor ama olmayacağını anlayınca yürüyüp gidiyor.

Umarım o adam bugün hayatının en büyük acısını yaşar. Umarım o kediye fırlattığı taşlardan 100 tanesi kafasına iner de beyin kanamasından gider, bir mikroptan kurtulmuş olur dünyamız.

Eğer içinizde, ne kadar acımasızsın, bir kedi için adam mı ölsün diyen varsa, onların da insanlıklarından şüphe etmelerini rica ederim, bir oturup düşünsünler, ben insan mıyım diye.

Hep söylerim, hayvan sevmeyen biri, insan da sevmez.

Çünkü onlar savunmasızdır, kimseye zarar vermezler. Kimsenin canını bile bile yakmazlar, bundan zevk almazlar.
Çocuğum olduğunda da ona kendim gibi, benim ailemden gördüğüm gibi hayvan sevgisi aşılayacağım.

Unutmayın, kimsede spesifik olarak kedi, köpek sevgisi olmak zorunda değil.
Ama kimsenin onlara zarar vermeye hakkı da yok
Onların da bizim gibi, bu dünyada özgürce yaşama hakkı var.

 




20 Ağustos 2012 Pazartesi

AVON- Advance Techniques Saç Serumları





 Avon'un saç serumları, göz kalemleri gibi çok sık aldığım ve severek kullandığım ürünlerinden.


sağdaki turuncu kapaklı şişe, Frizz Control serisinden, elektriklenmeyi önleyici serum. Bunu dün itibariyle bitirmiş bulunuyorum.

yeni mavi kapaklı ve kutusu yanında duran şişe ise, bu ay aldığım ve yeni çıkan Argan yağı içeren, Moroccan Argan Oil serum.( bir önceki ay kolimden testerları çıkınca deneyip, beğendim ve orjinal boyunu sipariş ettim)

Açıkçası, ben Avon'un saç serumları arasında işlev bakımından çok farklılık görmüyorum. Bence hepsi yapması gereken şeyi yapıyor, elektriklenmeyi yatırştırıp, saçı yumuşatıyor ve şekil almasını kolaylaştırıyor. Bir de benim saçıma artı olarak, dolaşmasını engelliyor. ( saçlarım aşırı ince telli ve uzun olduğundan dolaşma en büyük problemim)

ıslak saçıma, yaklaşık 1 pompa kadar kullanıyorum, eğer saçımı çok kuru hissedersem, yarım pompa daha. Heryerine sürdükten sonra, elimi son kez saç diplerimde de gezdiriyorum, böylece diplere çok sürmemiş oluyorum. Bu şekilde yağlanma, kepeklenme de yapmadı ( ki çok çok uzun süredir kullanıyorum)

Yeni çıkan Argan Yağlı serumun içeriğinde argan yağı listelenmiş ama  içerikte 10. sırada ve çok etkisi olacağını düşünmüyorum.

Dediğim gibi, bence işlevleri aynı ve benim beklentimi karşılıyor. Fiyat olarak da piyasadaki diğer serumlara göre oldukça uygun olduğundan, özellikle uzun saçlı ve kuru saçtan şikayetçi olanlara tavsiye ediyorum.

BURT'S BEES- Lemon Butter Cuticle Cream



Bayılıyorum bu kreme.
Hakkında söylenecek çok şey yok. İçeriği cildi besleyen limon kabuğu , kakao, ay çiçeği, shea, soya yağları, E vitamini ve balmumundan ibaret.
Gerçekten çok seviyorum, çünkü gereksiz bir ton kimyasal yok.

Bendeki ürünün küçük boyu (8,5 g) Birde büyük boyları var. Boyutunun anlaşılması için bir de elimde fotoğraf çektim.






Yaklaşık 3 aydır kullanıyorum daha yarısı bile bitmedi, küçük olduğuna bakmayın.
Yoğun, bol nemlendiren ama aynı zamanda kolayca emilen bir butter. Vıcık vıcık ellerle dolaşmıyorsunuz.

Lİmon kabuğu yağının da tırnaklara iyi geldiği bilinen birşey.

Ben ABD'den, iki adet küçük boy kutuyu 5 dolara aldım. Büyük kutuları (15 g) 8 dolardı sanırım ama yani 2 adet küçük boy kutu almak hem çantada taşımak için işime geldi hem de büyük boya göre daha avantajlıydı :)

Türkiye 15 glık büyük boyu 34 TL imiş, ben de şimdi ararştırırken gördüm :)Bence biraz pahalı.

Yurtdışından gelecek olan akrabalarınız varsa, ya da kendiniz gidecekseniz bence birkaç kutu edinin derim :)

Tam içeriği için tıklayın

19 Ağustos 2012 Pazar

Düdüklü Tencere tavsiyeleriniz??

Bizim evde hiç düdüklü tencere kullanılmadı. Annem oldum olası korkar düdüklüden ve inanılmaz karşıdır. Evet eski düdüklüler gerçekten de tehlikeliydi ancak tabi günümüzde markalar birçok değişik tasarımla , daha güvenli düdüklü tencereler çıkardı.

Aslında annemin huyunu kapmamdan mıdır nedir bilemiyorum, ben de acayip karşıydım düdüklüye, ay amaan, almam banane, 1 saat pişiririm diyordum, ta ki  1 hafta öncesine kadar.

Bütün evlenmiş ve evlenecek arkadaşlarım, kızım az ye de düdüklü al artık kendine demeye başladılar. internetten de okuduğum yorumlardan sonra, kesin olarak almaya karar verdim.(İnsanlar 10 dakikada fasulye falan pişiriyorum, ay aman çalışan kadının sağ kolu efendim falan gibi yorumlar yapmış.. ne kadar doğru bilemiyorum )

Araştırırken, en çok Arzum Passione'den memnun olduğunu okudum kadınların.. Yarın bir de gözümle görmek için mağazaya gideceğim ama alacağım yer tabi ki hepsiburada.com olacak :)

Şu mutfak işinde inanılmaz acemi  Bubble'a tavsiye verin birazcık, hangi markayı alayım?


Clinique-All About Eyes Göz Kremi




Çok enteresan bu krem ile maceram.
Yurtdışından alışveriş yasaklanmadan önce, son aldığım ürünlerden biri kendisi.. Çilek'te seyahat boyları indirimdeydi ve 7 ml'lik kavanozlar 2'li paket halinde satılıyordu.
Açıkçası kavanozdaki kremlerden pek hazetmiyorum, hele göz kremiyse hiç..
Bu yüzden 7 ml lik 2 kavanoz halinde olması işime geldi, en azından normalde biteceği sürenin yarısında biter, aylarca elimle mıncıklamamış olurum diye düşündüm.

Meraklı bubble, tabi almadan önce, aylarca düşünmüş ve kremle ilgili yorumları okumuştu. Yorumlar çok ilginçti, bir kısmı çok kötü bir krem, paranıza yazık, bir kısmı da hayatımın göz kremi, asla vazgeçemem diyordu.. Açıkçası bu tür yorumlar beni her zaman o ürünün güzel bir ürün olduğuna inandırır, neden bilmiyorum. İçimdeki deneme arzusu daha da güçlenir:)

neyse efendim, hazır bu yorumları okumuşken, hazır 2li paket bu kadar uygunken alayım dedim, iyi ki almışım.

Kremi ilk denemem de böyle demedim tabii.. Sürdüm, anında emildi hatta emilmedi, cildimde kurudu gibi hissettim..
Kavanozdaki görüntüsü jelimsi -balm görüntüsünde. Elinize alıp ciltte dağılırken ise aşırı derecede silikon- köpük fondöten gibi falan bir his veriyor, hiç hoşuma gitmemişti.

O gece ben bu kremi aldığıma lanet olsun dedim, sürdüm yattım. Göz kenarlarımı resmen daha da kuruttu, bunun neresi nemlendirici falan dedim, konuşa konuşa uyudum

Sabah uyandığımda ise farkı anladım. Her sabah gözlerimde oluşan ve yaklaşık 2 saat inmeyen kurbağa gözü şişliklerim yoktu, şaşırdım, yok artık , bu kremden değildir, tesadüftür dedim.

İkinci gece yine sürdüm, ama yok, resmen göz çevremi kurutuyor, bu da son olsun, birine veririm dedim.Ama ikinci sabah da şişmemiş, dinlenmiş ve daha güzel bir göz çevresiye uyanınca  yok dedim Bubble, verme sen bu kremi..

 Sonuç mu? Kışın bu kremi kullanmam dedim, yaza saklayayım. Çünkü kış için gerçekten çok hafif bir krem ve benim göz çevremi nemlendirmekten çok daha da kuruttu.

Ama yaz için, Mayıs ayından beri hayatımın göz kremi oldu diyebilirim..Bu kremi kullandığım gecelerin ertesi sabahı kesinlikle göz çevremde şişlik olmuyor.Bir gece sürmesem, unutsam, ertesi sabah şiş gözlerle uyanıyorum.

Bu kremden öcne, bir göz kreminin göz çevresi şişliğini önleyebileceğine asla inanmazdım ama olurmuş demek :)

Bu arada, İzmirliler bilirler, İzmir'de yazın krem sürmek imkansız gibidir. Vıcık vıcık, yapış yapış olursunuz, en kuru yeriniz bile havanın neminden kremi emmez, fenalık geçirirsiniz.

İşte bu krem tam bu havalar için... Yazın az olan nem ihtiyacını karşılayabilecek yeterlilikte.

Yan, bu kremi bir daha alır mıyım? Evet, her yaz bu kremi kullanacağım. Bu arada, yedekte halen açmadığım Nivea Q10 Roll on göz kremim de var, onun da çok iyi olduğunu okudum. Onu henüz denemedim, bu kavanoz bitince ona geçeceğim. Eğer o krem de beklentimi karşılarsa- ki kendisi şişlikler için çok iddialı, fiyatı da daha uygun olduğundan onunla devam edebilirim.

Kış için bunun Rich versiyonunu deneyebilirim ki o krem için çok yoğun olduğu söyleniyor, denemek gerek..

Bir de keşke kavanozda değil , tüpte olsa.. Ama maalesef, selective markalar, kavanoz her zaman müşterilerin gözünü daha çok doyurduğu, daha lüks ve estetik durduğu için tüp/pompa yerine bu tarz ambalajları tercih ediyor..

Maalesef USB kablom yine bozulmuş, fotoğraflarını çektiğim halde aktaramadım, sinir oldum :(:(

Oysa kremin gerçek dokusunu ve rengini yansıtabilmek için çok uğraşmıştım :(

Kremin içeriği:

 ( gördüğünüz gibi silikon ilk madde, aslında çok da masun bir krem değil ve verdiği köpük hissi de buradan kaynaklanıyor)

Cyclomethicone polysilicone-11, purified water, isostearyl palmitate, polyethylene, butylene glycol, cyclomethicone, ethylene/acrylic acid copolymer, saxifraga sarmentosa extract, grape extract, shey protein, mulberry root extract, caffeine, phytosphingosine, wheat sphingolipids, scutellaria baiccalensis extract, green olive extract, green tea extract, cholesterol, linoleic acid, tocopheryl acetate, magnesium ascorbyl phosphate, pyridoxine diplamitate, sucrose, glyceryl laurate, lactose, dimethicone xopolyol, quaternium-18 bentonite, petrolatum, cetyl dimethicone copolyol, propylene carbonate, sodium chloride, disodium edta, iron oxides.

Edit: içim rahat etmedi, bari telefonumla çektiğim bir fotoğrafı koyayım dedim, net değil ama..



Nerelerdeyim + Evlilik Hazırlıkları

yine kayboldum ( zaten bloga başladığım tarihten bu yana postlarımın yarısı falan bu cümleyle başlıyor :)

Öncelikle, herhalde hayatımın en karamsar yazlarından birini geçirdim ya. İşimden nefret etmeye başladım, başladım değil hatta, sonundayım. İş yerinde huzurum yok, artık bıktım, dolum, taştım, sıfır anlayış, no tolerance şeklinde bağırıp çağırıyorum sürekli.

Evde ise kuzu, kedi, ne dersen de. Çünkü evde huzurluyum, iş yerinden adımımı sokağa attığım an modum değişiyor, kendime geliyorum.

İş değişikliğini ise, şu anda "evlilik arifesi"nde bir insan olarak tam anlamıyla ".. yemiyor".(evet ağzım da bozuldu psikolojimle birlikte :))
Yeni iş ara, yeni iş yerine ve insanlara alışmaya çalış, bir de bakalım yeni iş bulabilecek misin, gelen gideni aratacak mı gibi sorular sürekli beynimde

Şaka bir yana, psikatriste bile gitmeyi düşündüm. İş yerinde yaşadıklarım sürekli beynimin içinde dönüyor ve aynaya bakarken, karşımda o insan varmış gibi , olayları kendime tekrar yaşatıp, kavga etmeye başlıyorum. Evet evet, kendi kendime. Yani delirmek üzereyim  :(

Ama dedim ya, iş düşünmediğim zamanlarda da çok iyiyim. Evlilik hazırlıkları hızlandı. Artık almadığım bir mobilyalarımız kaldı sanırım. O da zaten ev tutulunca alınabilecek birşey.
beyaz eşya, küçük ev aleti , mutfak.. hepsini aldık.



Beyaz eşyalarımız Samsung aldık. Ekmek kızartma makinem, yağsız kızartma makinem ve ütüm Philips, fırınımı ise Simfer aldım.Doğrayıcı-Blender ise Braun Multiquick Patisseri serisi ( kendisine aşığım :))
Beyaz eşya hariç, küçük ev aletleri , kek kalıpları vb gibi herşeyimi Hepsiburada.com'dan aldım.
Reklam olacak bu ama, gerçekten göz atın derim. Ne alacak olursanız olun, oraya bir bakın. Bazı şeyleri inanılmaz kampanyalarla aldım, kampanyada olmayan ürünler ise, piyasadan mutlaka daha ucuz..Bu kesin
Yani seni seviyorum hepsiburada.com ( o kadar ki, kitapları bile oradan alır oldum artık)

Bugün de günlük yemek ve kahvaltı takımımı aldım. Resmen aşk yaşıyorum onlarla ya. Sırf onları kullanmak için bile hemen evlenebilirm :)
Maalesef, fotoğraflarını çekmeden sarıp sarmalayıp kolilere kapatma salaklığnda bulundum. Köpüklerle falan sarmasak, açıp çekecektim ama o kadar özenli paketleri açmaya kıyamadım.
Düz tabaklarım krem rengi üzerine pembe puanlı, çukur yemek tabakları ise pembe üzerine krem rengi puanlı. Mugları da her iki seçenekten yarı yarıya aldım :) Yani yarısı pembe-krem puanlı, yarısı krem-pembe puanlı.
Aşık oldum ben onlara. ( İnternetten görsel araştırdım bu model için ama maalesef bulamadım)
Evlenince çeker koyarım artık fotoğrafını :) Hehe



E ne zaman evleniyorsun, her türlü eşyayı aldın ama nerede nişan demeye başladı tabi insanlar. Neden bilemiyorum ama hem ben hem de erkek arkadaşım, nişanlılık süresini mümkün olduğunca sakin ve telaşsız, kısa geçirmek istediğimizden, nişandan önce birçok eşyayı alıp, borçlarını yarıladık.Nişanımız kışa doğru, olacak, henüz karar veremedik.Bunun nedeni de evlilik tarihimize karar verememek.

Ben tabi ki her genç kız!! gibi, yazın istiyorum düğünü. O ise, iş durumunu düşünerek kışın yapalım diyor, çünkü iş değiştirmek istiyor. Kışın düğün yapıp uludağ'a kayak yapmaya mı gideceğiz balayına ya.. Off
Bu düşünceler de beynimi kemiriyor yani. Hayatımın hiçbir döneminde bir kış düğünü hayal etmemiştim. Bilemiyorum.

Evimle ilgili dekorasyon fikirlerimi, burada paylaşmak istiyorum vakit bulursam. Sade, pastel renklerden oluşan salon, yine açık renkler ve güllü-çiçekli country tarzı detaylarla süslenmiş yatak odası hayalim var. Hatta gül desenli kumaşlar bile aldım, dekoratif yastıklar yapma amacıyla. Fikirlerimi aklıma geldikçe yazıyorum ki unutmayayım :)

Bu arada belki kimse inanmayacak ama henüz aklımda bir gelinlik modeli yok. Gelinlik için en ufak birşey düşünmedim. Diktirecek miyim, hazır mı bakacağım, nasıl bir model olsa güzel olur, hiç bilemiyorum. Sanırım buna kafa yormak için psikolojimin biraz daha düzelmesini ve düğünün ne zaman olacağına karar vermemizi bekleyeceğim