28 Mart 2010 Pazar

MİM: Meslekler

Gizemel mimlemiş beni, aslında mimlendiğimi onun blogunu okurken gördüm ama hafta içi çok yoğun olduğumdan yazmaya fırsatım yoktu, bir de yorum bırakmış, belki yoğunluktan görememişimdir diye :)

Ay ben  bu mim için neler yazsam az. Eğer bir tekstil mühendisi okuyucum varsa, kendisi çok iyi anlayacaktır beni.

Öss zamanını çok buhranlı geçirdim. Hayatım boyunca ders çalışmayı sevmeyen, ama nedense hep notları  iyi olan bir öğrenci oldum, nasıl başardıysam! Öyle çok zeki falan değilim, hep yumurta kapıya dayandığında gerektiği miktarda çalışmışımdır. İşte ÖSS ye hazırlanırken de, tüm sene yattım, gezdim, tozdum, tüm BBG, Benimle Evlenir misin formatı programları izledim. Sonra sınava 1 ay kala herkes gibi ben de rapor aldım ve çalışmaya başladım. İnanılması güç olsa da, sınava girerken, hala hiç kapağını açmadığım, bilmediğim konular vardı. Ne kadar gözüm karaymış!

Şimdi olsa, deli gibi çalışırdım diye düşünüyorum, zire hayat zor:)  Gençlikte bazı şeylerin önemini kavramamış oluyor sanırım insan:) Neyseki, çalışmalarım yetti ve istediğim bölüme girdim.

Tekstil mühendisliğini neden istiyordun derseniz, hiçbir fikrim yok. Mühendis olmak istiyordum, ama makine, inşaat, elektrik- elektronik falan asla değil. Tekstil müh den sonraki tercihim kimya mühendisliği, sonra mimarlık falan diye gidiyordu.

İlk sene her bölümde olduğu gibi hazırlık senesi var. Ancak, Ege Üniversitesi Tekstil mühendisliği, çift dilde öğretim yaptığından, Almanca ve İngilizce hazırlık seçenekleri var. Hazırlığı ne dilde okursanız, mühendislik eğitimine de o dilde devam ediyorsunuz. ( Tekstil Mühendisliğinden çift dil uygulaması, sadece Ege Üni. de vardı, şu an ne durumda bilemiyorum ama o zaman öyleydi)

Benim İngilizce iyiydi, az biraz da Almancam vardı, ve tekstil dili Almanca olduğundan , hem de almancamı geliştirmek istediğimden Almanca hazırlık okumayı seçtim. Böyle bir tercih yapacak olanlara tavsiyem, eğer ingilizceleri çok iyiyse, Almanca hazırlık seçmeleridir. Ama ingilizceniz yeterli değilse, maceraya atılmaya gerek yok, İngilizce hazırlık okuyun. Bence her dili yarım yamalak bilmektense, bir dili çok iyi bilmek daha iyidir her zaman.

Her mühendislikte olduğu gibi 1. sınıf temel derslerle geçer, 1. dönem Fizik 1 , Matematik 1 , Genel kimya, Organik kimya, Statik, Dinamik , Edebiyat ve Tarih dersleri alınır. İkinci dönem de bunlar Fizik 2, Matematk 2... şeklinde devam eder. 1. sınıfta, ortak mühendislik derslerinden başka, bölüm derslerine de hafiften dokundurulur, Doğal lifler, Kimyasal lifler, Ekonomi 1 gibi...
2. sınıf en zor sınıftır. Bu aslında her bölümde böyledir, ama bizim bölümde, daha da zordu. Çünkü, yine sadece Ege Üni Tekstil Müh . de olan bir opsiyonlara ayrılma durumu vardır 2. sınıfın sonunda. Yani 3 . sınıfa, uzmanlık bölümünü seçmiş bir şekilde başlarsın. Opsiyonlaşma olayı şu an İTÜ de var mı bilemiyorum ama bildiğim kadarıyla ben okurken yoktu.

İşte, bu yüzden, insancıklar 2. sınıfın sonunda bölüm seçecekler, biz bunlara yükleyelim herşeyi, öğrensinler, ona göre seçsinler bölümlerini derler ve manyakça bir ders programı bekler sizi 2. sınıfta.

Mukavemet, İşletme, Fiziksel tekstil muayeneleri, Kimyasal tekstil muayeneleri, Boya Basma esasları, örmecilik esasları, dokumacılık esasları, matematik 3 ve 4, daha şu anda aklıma gelmeyen bir sürü ders alırsınız. 2. sınıfta yanlış hatırlamıyorsam 1 dönemde aldığımız ders sayısı 9 falandı ve manyak olmuştuk.Gerçekten çok zor bir sene.

2.sınıfın yazında, İşletme Stajı yaparsınız ki kendisi 4 hafta sürer. Finaller bitince başlar, yazın ortasına geldiğinizde biter. Bu işletme stajı da sadece Ege Tekstile özel birşeydir. Bizim küçük fabrikamız olur kendileri, bir fabrikada olabilecek her türlü şey orada minyatürize edilmiştir.4 hafta boyunca, bölüm bölüm staj yapılır ve bu stajlar sonunda sınava tabi tutulursunuz, geçip kalma vardır. Ben çok şükür geçmiştim hepsinden, ama kalanlar da seneye yaza almışlardı ki bu durum hiç hoş değildir.

Bu staj yanlış hatırlamıyorsam örme, dokuma, terbiye ve atölye stajı olarak 4 e ayrılmıştı.
Bu 4 hafta oldukça yorucu ve yoğun geçer, her bölüm için rapor hazırlanır.
Örme, dokuma ve dokusuz yüzeyler, pamuk ve yün stajları çok makine ağırlıklıdır ki ben hiç hazzetmem kendilerinden,  çok zevksizdi bence. Terbiye stajı en zor ama bana göre en zevkli olanıdır, o temmuz sıcağında, lab. da bilmem kaç derece kaynar suda, çeşitli lifleri boyarsınız, testler yaparsınız..Dediğim gibi çok zorlanmıştım ama çok da zevkliydi. Atölye stajı berbattır, demir döverek, çekiç falan yapılır ki bu da beni  hayattan soğutan stajlardandır.

Bu staj sonunda, gidip dilekçeni verirsin, ben şu opsiyonu seçmek istiyorum diye. 3 opsiyon vardır. Konfeksiyon, Terbiye ve Teknoloji.

Konfeksiyon ki kendileri benim opsiyonum olur, daha çok iş ve ürün geliştirme, verimlilik hesapları, üretim planlaması gibi alanlarda eğitim alınır.

Terbiye, ismi çok komik gelse de size, kimya bölümü denebilir kısaca. Tekstille ilgili kimyasal ne varsa, onları görürsünüz, çeşitli bitim işlemleri, boyalar gibi..

Teknoloji ise, iplik, dokuma ve örme üzerinedir,ki bu bence en zevksiz alandır. Ama bunu de sevenler elbet var:)

Ben terbiye ile konfeksiyon arasında çok düşünmüştüm ama sonunda konfeksiyona yöneldim ki iyi ki de öyle yapmışım.

3. ve 4. sınıfta da oldukça zevksiz derslerin yanında, güzel dersler sizi bekler. Daha çok alana yönelik dersler vardır tabi ama yine kimya ve makine ağırlıklı bir sürü ders vardır. Makine elemanları 1 ve 2, mekanizma tekniği, Yöneylem  gibi berbbbaattt dersler vardır. Organizasyon ve Planlama, Fabrika organizasyonu, Sistem analizi, Ergonomi gibi  kazık ama bir o kadar gerekli dersler alırsınız.

Ha bir de, 3. sınıfın yazında, zorunlu sanayi stajınız vardır ki 6 hafta sürer.

Son sınıfta da, her bölümde olduğu gibi bitirme tezi alırsınız, tüm sene manyakça hazırlar, sene sonunda sunar ve bitirirsiniz okulunuzu.

Şimdi gelelim Tekstil Mühendisliği güzel midir?

Evet bence güzel ama bir o kadar da zor şartlarda çalışılan bir meslek.

Bir kere, mühendislik adı üstünde, üretim demek. Üretim de her zaman koşuşturma, stres, yorgunluk, yoğunluk, problem demektir. Eğer buna katlanamam diyorsanız, sakın yaklaşmayın, gidin İşletme falan okuyun.
Üretimde çalışıp, her akşam aynı saatte, ne bileyim saat 6 da eve gideni görmedim hiç. Çünkü üretim hep problemdir, hep mesaidir. Gece 12 olur, 1 olur, üretim aksar, insanlar işlerini yapmaz, tüm üretim bittiğinde, bir bakarsınız, çok küçük bir hata gözden kaçmış ve sonunda kocaamaan geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açmış, o zaman sil baştan. Üretim budur.

Ben, bu çıtkırıldım halimle üretimde nasıl mı çalışıyorum ? Çalışmıyorum tabi ki :)

Sanayi stajımda, üretimin her türlü pisliğini çekmiş, tozunu yutmuş bir insan olarak, en son heryerimde kabarcıklar falan çıkarıp doktora gitmiştim. Gelemiyorm arkadaşım ben öyle zorlu şartlara. Ben sakin sakin, temiz, hijyenik ortamda çalışmalıyım..

Gelgelelim, öyle de yaptım. Şu anda çalıştığım fabrikada, üretimde görevli değilim, müşteri temsilciliği yapıyorum ki bu bence işin en güzel tarafı. Bir yanınız tabi ki üretime bağlı ama asıl göreviniz, yurtdışındaki müşterinizle, fabrikanın arasında bir bağ olmak, siparişin her aşamasını takip etmek. Bu da çok zor, büyük sorumluluk gerektiren ve çok yoğun çalışılan bir iş ama benim ait olduğum yer. Bu yüzden mutluyum diyebilirim. Tabi mutlu olmamın en büyük nedenlerindne biri de çalıştığım yerin iyi olması.

Çok net söyleyebileceğim bir şey var ki, tekstil sektörü, iyi bir firmada çalışmıyorsanız, hayatınızı zindan edebilecek, ama iyi bir firmadaysanız, halinize şükretmenize neden olabilecek bir sektör.

Nedeni, tekstilin çok insan  odaklı bir sektör olması. İnsan gücü çok fazla ön planda ve iletişim becerilerinizin çok iyi olması gerekiyor. Sosyal yönü zayıf olanların kesinlikle uzak durması gereken bir sektör. Fazla iletişim içinde olmayı sevmiyorsanız, Makine ya da elektrik, elektronik müh. lerini seçmeniz bence daha mantıklı olacaktır.

Bir de, tekstilde, çok fazla insan olmasından kaynaklanan nerde çokluk orda ... durumu vardır ki, bu ne canlar yakar. Bir kere, zamanında en fazla para kazandıran sektörlerden biri olması nedeniyle, eskiden parası olan ama hiçbir eğitimi olmayan ne kadar insan varsa tekstile el atmışlar ve şuanda maalesef ülkemizdeki birçok patron böyle insanlardan oluşuyor. Tabi ki istisnalar var, ama tekstilde eğitimsiz, sırf bu işe para getirdiğini duyduğu ve sermayesi olduğu için girişmiş insanlar çok var . Başlarım mühendisliğine, yemişim ben senin gibi 10 tane mühendisi cebimden çıkarırım diyen 100 lerce patron var. Böyle şeylere hazırlıklı olun tekstilde.
Biraz fazla sabırlı olmak gerekiyor maalesef.

Ha başka bir konu da bir tekstil mühendisi nasıl çığrından çıkarılır?

1. -Ne iş yapıyorsunuz?
    - Tekstil mühendisiyim
Sessizlik.
    - Hımmm. Eee nasıl güzel şeyler çiziyor musunuz bari? Çizimin nasıl?
    - Yok çizimle alakamız yok bizim, mühendisim ben, tasarımcı değilim ki. ( burda hala sabırlısınızdır, bilmeyen birine, sakin sakin anlatmaya çalışırsınız)
    - Aaa o zaman neler dikiyorsunuz? Bu aralar neler moda?
    - Yok, dikiş dikmiyorum ben. Dikiş dikmekle alakası yok bizim yaptığımız işin.
    - E o zaman ne iş yapıyorsun ki, tekstil diyorsun ya nasıl oluyor o dikiş dikmeden?
Sessizlik...
    - Bu aralar, sence en kaliteli marka hangisi?
    - Ama teyzecim ne alakası var şimdi?

Çünkü kumaşların dokunması, örülmesi , boyanması işlemleri yoktur hiç, öyle uzaydan gelirler önümüze, ayrıca üretim denen birşey de yok, ööyle kesip dikiyoruz, öyle verimlililk hesaplarıydı, üretim planlamaydı, bant kurmaktı, ihracattı böyle şeyler yok hiç zaten.. Sadece çizilir, kesilir ve dikilir!

Bunlara hazırlıklı olun valla.

En yakın arkadaşlarımdan biri gıda mühendisi ve o da buna benzer sorulara maruz kalıyor, hala daha kıza ee sen güzel yemek pişiriyorsundur diyenler var! Ne alakaysa.

Bir de, herşeyi çok bilmek iyi değildir derler ya, bir teksti mühendisi çoğu zaman mağazaya alışveriş yapma gazıyla girer ve herşey kalitesiz görünür gözüne, bir sürü hata görür ve almadan çıkar. Bunlar da kötü yanlari:P

Hiçbir zaman aman bu mesleği seçme çok kötü, aman pişman olursun, şunu seç demedim kimseye.
Kendi mesleğin kötüleyen insanlara da hep kızarım. Hayatımda, doktorluğundan memnun olan tek bir doktor görmedim, hepsi aman sakın, hayatını karartma dedi bana. Halbuki bence çok zor ama bir o kadar güzel bir meslek.

Sonuçta, her meslekte iyi- kötü yanlar var bu bunların dozu tamamen sizin karakterinize bağlı.

Sabırlı, stres altında çalışabilen, koşturmayı ve yoğun çalışmayı seven biriyseniz, tekstil mühendisliği bence güzel bir meslek

Umarım azıcık fikir verebilmişimdir üniversiteye hazırlanan arkadaşlara.

Ay yazı çok uzun oldu, bana fenalık geldi sanırsam!

2 yorum:

  1. heheh benim E$imde tekstil mühendisi :D aynen oda herseyi begenmez her kuma$i begenmez ona sorarak alisveris yapar oldum artik :D

    YanıtlaSil
  2. Ben homurdandı ve başka bir çile yeter emin olmalısın. Sonra eve gittim ve dokuma başladı.



    Rejenere Iplikler

    YanıtlaSil